-Seni seviyorum, Lula Mae. +Biliyorum, sorun da bu zaten. Her zaman yaptığın hata da bu, vahşi şeyleri sevmek. Eve de her zaman vahşi şeyler getirirdin… Kanadı kırık bir şahin, bacağı kırılmış vahşi bir kedi… Hatırladın mı? - Ama sana söylemek istediğim… + Kalbini vahşi şeylere vermemelisin. Sen bunu yaptıkça onlar güçlenir. Bir ağaca yükselebilecek kadar güçlendikten sonra da gökyüzüne doğru uçup gider.
Breakfast at Tiffany`s
(1940`lı yılların New York`unda hareketli cemiyet hayatı öğleden sonra barlarda içilen martinilerle başlar, Tiffany`de edilen şampanyalı kavaltılar ile son bulurdu. Bu renkli hayatın ilginç simalarından Holly Golighty, küçük dairesinde erkek arkadaşları için verdiği ev partileri ile dikkat çekiyordu. Görünüşte eğlenceli ama yüzeysel bir hayat süren bir çocuk - kadın olan Holly Golightly`nin yaşamı çözülmeyi bekleyen gizemlerle yüklüydü. Genç bir yazar adayı ise bu gizemleri çözmek için çoktan yola çıkmıştı bile.
Truman Capote`un bir klasik haline gelen bu uzun öyküsü filme çekildiğinde gizemli ve hüzünlü kadın karakteri ile sinemada da yankı uyandırmış, hem okurların hem de izleyicilerin belleğinde iz bırakmıştır.)
|